19 Mayıs 2013 Pazar

Bir Sistem Sorgulaması: "Kafesten Bir Kuş Uçtu - Guguk Kuşu" (Kocaeli ŞT)




KAFESTEN BİR KUŞ UÇTU (GUGUK KUŞU)

"Başucu yazarı" ünvanlı Ken Kesey'in, 1962'de kaleme aldığı roman, yayınlandıktan bir yıl sonra Dale Wasserman tarafından tiyatroya uyarlandı. Yazarın, kimyasallarla yaşadığı deneyimleri ve psikiyatri kliniğinde edindiği bilgilerin sonucu olarak ortaya çıkan eser, 1975 yılında büyük beğeni toplayan ve dokuz dalda oscar'a aday gösterilen, Milos Forman'ın yönetmen, Jack Nicholson'ın başrolü üstlendiği bir sinema filmi haline geldi. Beş dalda oscar ödülünü kucaklayan film, romanın tanınırlığını arttırarak,  diğer türlere de uyarlanabileceğini gösterdi. Ülkemizde ilk kez 1990 - 91 sezonunda Ankara Devlet Tiyatrosu'nda izleyici karşısına çıkan oyunun bale uyarlaması da İzmir Devlet Balesi tarafından 2010 - 11 sezonunda gerçekleştirildi. Son olarak "dans tiyatrosu" formuna dönüştürülerek, İngiltere ve ABD'de sahnelenmeye devam etmektedir. 

Bir akıl hastahanesinden geçen oyun, yozlaştırılmış, sistem tarafından ele geçirilmiş, hayata ve topluma kazandırılmaları gereken yerde, toplumdan daha da uzaklaştırılarak, yalıtılan hastaların öyküsünü içermekte. Bu gidişata "dur!" demek isteyenlerin, sistemin bir parçası haline gelmek istemeyenlerin de aynı durumlara (Beyinlerinin alınması, çeşitli haplar vb. şeyler ile.) maruz kaldıkları bir dönemde, oyun, didaktiğe kaçmadan, seyirciye sızdırılma yoluyla tüm bunları anlatabilmiş. Sesi olmayanın, sesi, gücü olmayanın, gücü olmak gibi temalardan yola çıkılarak yapısı oluşturulan metin, her dönemin sorununa parmak basmakta. Dostluk, arkadaşlık ve sırdaşlık gibi değerlerin, güce ortaklık edişi, başkaldırının, insani yüceliğin ve isyankarlığın getirisi olarak karşımıza çıkmakta. Hastalara, yapması için verilen görevlerin, "toplumda ki en önemli görev" gibi algılatılması, duygusuzluğu, ahlaksızlığı ve tek düzeliği gözler önüne sermekte. Cinsel duygularından arındırılan hastaların, "utanma" sözcüğünü adları gibi ezberlemeleri ise "sorunsuzluğun" çözümü noktasında. 

Oyunda, yöneticilerin halk üzerinde kurduğu baskıdan, adalet sistemine, normallik hallerinin kaybettirdiklerinden, anormallik hallerinin kazandırdıklarına kadar her türlü içsel ve dönüşsel durumlar yaratılmış. Bir şeylerin değişmesi için, birilerinin kendilerini feda etmeleri gerektiği açıkça vurgulanmış. Mc Murphy'nin, hastalara "sizin bu kadar akıllı oluşunuz beni deli ediyor!" demesi sanıyorum durumu özetliyor. Kimin akıllı, kimin deli olduğunun, sistem tarafından belirlendiği oyunda, olaylar ve kişiler birbirlerine bir şarkıyla bağlanıyor. Bu şarkı ruhu, iradeyi, hırsı ve kazanmayı misyon edinerek kendini tamamlıyor.

TEL, DİKEN, SAZ
BİR SÜRÜDE ÜÇ KAZ
BİRİ DOĞUYA UÇTU
BİRİ BATIYA UÇTU
BİRİ DE KAFESTEN KAÇTI

REJİ VE UYARLAMA

Romanın genel hatları alınarak, bana göre fazla uzatılan bölümlerin çıkarımlarıyla, verilmek istenilen mesajın daha iyi anlaşılmasının sağlanmasıyla yapılan uyarlama oldukça iyi. Rejisör Yunus Emre Bozdoğan, Kızılderili Reis'in duymuyor ve konuşamıyor oluşunun altında yatan sırrı, metnin sonuna ekleyip, oyun bitimine saklasaymış, seyircide ki  dikkati ve merak duygusunu güçlendirebilirmiş. Birtakım şeylerin önceden bilinmesi, hem sabrı hem de etkiyi azaltmış. Finalin çarpıcılığı ise bütün bunları unutturmayı başarabilmış. Filmin görselliğinden ziyade, oyunun bütünlüğü daha göze çarpar vaziyette. Kızılderili'nin aynı zamanda anlatıcı olarak rol alışı, oyunun finalindeki "kurtarıcı" tanımına ayak uydurmakta. Ayrıntılar, aralarda sıkışıp, boğulmamış. Mesajların etkisi ise, havada kalmadan, insanların gözüne sokulmadan, naif bir halde ortaya çıkabilmiş. 

DEKOR - KOSTÜM - IŞIK - MÜZİK

Dekor tasarımı Tayfun Çebi'ye ait. Her ne kadar sade gibi gözükse de aslında oldukça göz yoran bir sahne tasarımı. Dekorların A'dan Z'ye beyaz oluşu, saflığı, temizliği ve sadeliği ön plana çıkarırken, aynı zamanda derinlik yaratmış. Fakat bu derinlik yaratımı, akıl hastahanesinde kapana kısılan ve bir an önce kurtulma çabası içerisinde olan bir mizansene uygun düşmemiş. Sandalyelerde ki ekler ise, bazen hapishane demiri, bazen "o taraf" ile "bu taraf" arasındaki ayrımı, bazen de ucunun belirsizliğinden dolayı "nereye gidiyoruz?" sorusunu akıllara getirmekte başarılı. Hemşireye ait olan bölümün yüksekte oluşu ise, hakimiyet duygusunu pekiştirmekte. Sahne yanlarında karmaşık bir görüntü izlenimi veren uzun direklerin,  ağaç şeklini alıp, oyunun adına vurgu yapmasının haricinde anlatıma bir katkısı olduğunu düşünmüyorum. 

Kostümler oyunun en iyi tamamlayıcısı diyebilirim. Hemşire Ratched'ın siyah, diğer hemşirelerin beyaz kostümlerle bezeli oluşu iyi - kötü ayrımını yapmakta belirleyici. Ratched'in kostümündeki ufak beyazlık ise oyunun sonuna uygun olarak, içinde bir parça iyilik taşıdığının sembolü. Kızılderili Reis'in paçalarının, kendi yöresine uygun tüylerle kaplı oluşu anlatımı desteklemekte. Mc Murphy'nin kostüm tasarımı ise, uçarı - kaçarı bir havada oluşuyla, filmle benzerlik göstermekte. Funda Çebi Bozdoğan'ı kutlarım. Işık tasarımında Cafer Yiğiter, oyunun hızına yetişememekte. Takip, kararma ve açılma zamanında gerçekleşmemekle birlikte, gece - gündüz geçişleri, fonun maviye dönüşmesiyle kotarılmakta. Son sahnede ki genel ışık ise, klasiğin dışında farklı bir amaca hizmet etmekte. Yine de çok başarılı bulduğumu söyleyemeyeceğim.  

Müzik, "an"lara uygun formda hazırlanmış. Dramatize ve gerilim iç içe geçirilmiş. Fatih Veli Ölmez, metnin özünü yakalayabilmiş. Televizyon ve kuş sesi efektleri ise oyundaki eksikliği giderir durumda. Mehmet Cebe alkışı hak etmiş. Broşürde belirtilen "hareket düzeni" açıklamasından neyin kast edildiğini anlayamadım. Kast edilen, arkada duran iki - üç kişinin birbiri içerisinde uyumlu hareket etmesiyle, olmasa da olur dedirten cinsinden.

OYUNCULUKLAR

Barış Falay, Mc Murphy rolü için yaratılmış. Her ne kadar Jack Nicholson hayranı olsam da, Barış Bey'in hakkını yiyemem. Taklide kaçmadan, kendi yorumunu ortaya koyabilmiş. Hemşire Ratched rolünü Eylem Tanrıver Varlı üstlenmiş. Sert, katı ve otoriter kimliğinin yanı sıra, insancıl duygularını seyirciye geçirmekte başarılı. Engin Benli (Kızılderili Reis Bromden), gönlünde fırtınalar kopan, acı dolu yaşamıyla herkesi etkisi alan, dev cüssesiyle aslında bizim gibi olduğunu kanıtlayan bir duruş sergilemiş. Kutlarım. Yirmi kişilik kadroya sahip olan oyun, repliği olmayanından, hareketsiz duranına kadar iyi organize olarak, ortaya iyi bir iş çıkarmış. Oyuncular arasında ki uyumun gözle görülür türden oluşu, bağlılığı arttırmış. Emeği geçen herkesi kutlar, alkışlarının bol olmasını dilerim...

Sistemin bir parçası olmayın!

Not: Oyun 150 dakika / 2 perdedir. 
Ayrıntılı bilgi için: www.kocaeli.bel.tr


OYUNA DAİR FOTOĞRAFLAR







KEN KESEY

(1935 - 2001)


EGE KÜÇÜKKİPER

16 Mayıs 2013 Perşembe

Benim Ödülüm Nerede?


Nisan / Mayıs ayları geldiğinde, "ödül (süzlük) baharı başlıyor" diye geçiririm içimden.  Çünkü bu aylar, tiyatro dalında, çeşitli kategorilerde, farklı işlevlere sahip seçici jüri üyelerinin ya da üyesinin (!), yılın en iyilerini belirlendiği aylardır. Ödül sistemlerinde her yıl, başı bozukluk olsa da, bu yıl ipin ucunun iyice kaçtığını düşünüyorum. Öncelikle böyle düşünmeme sebep olan, içimdeki serzenişin mimarlarını tanıtmak isterim. Afife Tiyatro Ödülleri, Sadri Alışık Tiyatro Ödülleri, Lions Ödülleri, Direklerarası Seyirci Ödülleri, TEB (Türkiye Eleştirmenler Birliği) Ödülleri, Yeni Tiyatro Dergisi Emek ve Başarı Ödülleri. Yıllardır değişmeyen, değişmesi için herhangi bir çaba harcamayan, kategorize etmede çelişki yaşayan,  hakimlik duygusunu ön plana çıkaran, birbirinden değerli ödülleri "boncuk ödül" mantığıyla herkese dağıtan jüri üyeleri, bu işlerin böyle olmaması gerektiğinin elbette farkında. Peki farkında olmalarına rağmen düzeltmek için neden çaba harcamıyorlar sorusunun cevabı ise, "koltuk davası" olarak verilebilir. Bu kısmı, ödülleri teker teker değerlendirirken açacağım. 

1) AFİFE TİYATRO ÖDÜLLERİ

Şüphesiz ilk Türk kadın tiyatro sanatçımız Afife Jale'yi hepiniz tanıyor (mu) sunuz. Böylesine önemli bir aydının ismini, bir ödül töreni vasıtasıyla yaşatmaya çalışan başta Haldun Dormen ve sponsor olan Yapı Kredi'ye teşekkürü bir borç bilirim. Fakat ödüllerin belirlenmesi konusunda aynı teşekkürü edemeyeceğim. Afife, hiçbir zaman adına yaraşır bir ödül töreni olmadı, olamadı. Yıllardır nasıl bir kin güdülmüş bilinmez ama Engin Alkan bu yıl da aday gösterilmemiş. Türk Tiyatrosu adına yaptıkları ve getirdiği yeni yorumlarıyla çığır aşan değerli yönetmen, oyuncu ve seslendirme sanatçısı Engin Alkan'ı görmezden gelerek, "dön dolaş aynı kişileri aday göster ve ödül ver" mantığıyla hareket edip, saygınlık kazanmayı sadece ödülün adıyla başarabildi. Kendi kabuğunu kıramamakla birlikte, başkalarının kabuklarını kırmasına da engel oldu. Hem de tam 17 yıldır. Şimdi soruyorum: Bu tutum Afife'ye yakıştı mı???  Jüri üyelerinin çoğu yekin kişilerden ve çeşitli meslek gruplarından belirlenmiş durumda. Bu kadar değerli jüri üyelerine sahip olan bir kurum nasıl olur da ödül sistemini tam olarak oturtamaz! Anlayamıyorum...  

Nasıl işler?

Yapı Kredi sponsorluğunda işleyen bir ödüldür. 33 jüri üyesi bulunmakta ve her jüri üyesi, icra kurulu tarafından belirlenmektedir. İcra kurulu üyeleri ise jüri üyesi olamamaktadır. Afife Tiyatro Ödülleri sayfasında şöyle bir tabir kullanılmakta: "33 kişiden oluşan jürinin görevi, sezon boyunca kriterlere uygun olarak oyun izlemek ve tüm kategorilerde aday oyunları belirlemektir." Cümle çok afili duruyor ama içi boş. Yahu hangi kriter? Açıklayın da biz de bilelim. Bir başka açıklama da ise yönetmelik şöyle diyor: "Jüri üyeleri, başka tiyatro ödül organizasyonlarında, jüri üyesi olarak görev yapamazlar." Tanım son derece doğru. Öncelikle böyle bir madde olduğu için kutlarım. Bence, ödül veren bütün kurumların yönetmeliğinde bu madde olmalı. Olmadığı takdirde "Ali Kıran Baş Kesen" (ler) ortaya çıkmakta. Peki bunun önüne geçilebilmesi için illa yönetmeliğe böyle bir madde mi koymak gerekir? Hadi gerekir diyelim. Peki diğer kurumlar, yönetmeliklerine neden böyle bir madde koymamışlar? Artık kişi olarak değil de kurum olarak mı yanlışlıklara ortak oluyoruz? 

Geçtiğimiz yıla kadar, 75 kişinin altında koltuk kapasitesine sahip olan tiyatrolar, kategori dışına itilip, değerlendirmeye alınmamaktaydı. Bu yıldan itibaren böyle bir saçmalık nihayet kalktı. Kalkınca da, alternatif tiyatro mekanları, kendi oyunlarını, barındırdığı oyuncularını ve isimlerini daha çok insana ulaştırarak, hak ettikleri değere ulaştı. Bu uygulamanın önümüzdeki yıllarda da bozulmadan devam etmesini diliyorum.  "Bir ödülü iki yıl üst üste kazanan sanatçı, izleyen iki yıl aynı dalda ödüle aday gösterilemez." ifadesi her ne kadar mantıklı gibi dursa da, aslında "hak yemek"tir. İki yıl üst üste ödülü kazanan sanatçı, üçüncü yıl da, diğer adaylar arasında "gerçekten" çok iyi ise, yine ödül o kişiye verilmelidir. Fakat, ülkemizde bu şekilde gelişen bir sistem, "torpil" adı altında değerlendirileceği için böyle bir madde konulması, spekülasyonu önlemeye dair bir gereklilik gibi gözükmektedir. Bunu da ne zaman aşarız bilemiyorum... Dipnot olarak şunu da belirtmekte yarar var. Oylamalar kapalı zarf usülü yapılmakta ve kazananlar, tören gecesine kadar gizli tutulmaktadır. Doğrusu da budur! Tersi bir durumda yine torpilli cümlem devreye girebilir. 

Seçici Kurul Üyeleri kimlerdir?

Tijen PAR (Jüri Başkanı), Aslı Şahan (İngilizce öğretmeni ve solist), Aylin Alıveren (MSÜ tiyatro bölümü öğr. gör. ve dramaturg), Ayşe Draz (Tiyatro oyuncusu, yönetmen ve dramaturg), Ayşenil Şamlıoğlu (Tiyatro oyuncusu ve yönetmen), Beki Haleva (YTÜ Fransızca mütercim tercümanlık ana bilim dalı öğr. üyesi, tiyatro eleştirmeni ve çevirmen), Beste Korkmaz (Yapı Kredi tiyatro kulübü oyuncusu, bankacı), Çiçek Dilligil (MSM genel sanat yön., tiyatro ve dizi oyuncusu, tiyatro eğitmeni), Defne Halman (Tiyatro oyuncusu), Demet Taner (Sinema - Tv, sanatta yeterlilik), Derya Aslan (Tiyatro oyuncusu, güzel sanatlar lisesi uzman öğretici), Ebru Soyuerden (Haliç üni. kons. bölümü arş. gör., oyuncu), Prof. Dr. Esin Küntay (Hukukçu ve sosyolog, MSÜ Fen - Ede. fakültesi öğr. üyesi), Göksel Kortay (MSM öğr. gör., çevirmen, tiyatro oyuncusu ve yönetmeni, seslendirme sanatçısı), Hakan Silahsızoğlu (Tiyatro oyuncusu ve yöneticisi, çevirmen), Ilgın Sönmez (Genel yayın yönetmeni), İzzet Günay (Tiyatro ve sinema oyuncusu), Mehmet Kerem Özel (MSGSÜ öğr. üyesi), Leman Yılmaz (İKSV direktör yrd.), Lemi Mark Levitas (Oyuncu, İst. Aydın üni. drama ve oyunculuk bölümü öğr. gör.), Merih Tangün (MSÜ tiyatro ana bilim dalı bşk. yrd., seslendirme sanatçısı, yazar), Nil Aykon (İTÜ, Türk musikisi devlet kons. emekli öğr. üyesi), Okan Urun (Tiyatro oyuncusu ve yönetmen), Onur Turan (Tiyatro oyuncusu, solist ve yön. yrd.), Özlem Bahar Öç (Sanat tarihçisi, oyuncu, yönetmen), Özlem Özhabeş (Kadir Has üni. tiyatro bölümü öğr. gör., çevirmen, yönetmen, dramaturg), Serpil Tamur (Tiyatro oyuncusu ve yönetmeni, Bilim üni. diksiyon öğr. gör.), Sevinç Erbulak (Tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu, MSM sahne uygulaması eğitmeni), Tolga Pulat (Bankacı, drama eğitmeni, Yapı Kredi tiyatro stüd. yön., oyuncu), Tülay Erünsal (İESO kadın kurulu başkanı, radyo yapımcısı ve sunucu), Vecihi Ofluoğlu (İst. üni. devlet kons. öğr. üyesi ve mdr. yrd.), Vedat Demirci (sanat danışmanı), Yıldız Tunbul (Uluslararası opera sanatçısı, Işık üni. öğr. gör.)

ADAYLAR VE KAZANALAR

Yılın En Başarılı Prodüksiyonu: 
Çehov Makinesi - İstanbul Devlet Tiyatrosu 
Oyun - İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları 
Sessizlik -  İstanbul Devlet Tiyatrosu

Yılın En Başarılı Yönetmeni: 
Mehmet Birkiye - Sessizlik - İstanbul Devlet  Tiyatrosu
Müge Gürman - Çehov Makinesi - İstanbul Devlet Tiyatrosu
Şahika  Tekand - Oyun - İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları.

Yılın En Başarılı Erkek Oyuncusu: 
Öner Erkan - Babamın Cesetleri - Krek 
Engin Hepileri – Oda ve Adam - 0090
Yiğit Sertdemir - Gerçek Hayattan  Alınmıştır - Altıdan Sonra Tiyatro

Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu: 
Funda Eryiğit - Sessizlik - İstanbul Devlet Tiyatrosu
Tomris İncer - Gerçek Hayattan Alınmıştır - Altıdan Sonra Tiyatro
Sumru Yavrucuk - Kimsenin Ölmediği Bir Günün Ertesiydi - Altıdan Sonra Tiyatro

Yılın En Başarılı Komedi/Müzikal Erkek Oyuncusu: 
Bekir Aksoy - Sanat -  Tiyatro Gerçek
Tolga Evren - Çirkin - İstanbul Devlet Tiyatrosu
Murat  Garipağaoğlu - Zengin Mutfağı - İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları

Yılın En Başarılı Komedi/Müzikal Kadın Oyuncusu: 
Ayşe Selen - Biz  Küçükken Babamla Oyunlar Oynardık - Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu
Selen  Uçer - Kuçu Kuçu - Aysa Prodüksiyon Tiyatrosu
Pınar Yıldırım - Kırmızı  Yorgunları - Emek Sahnesi

Yılın En Başarılı Yardımcı Erkek Oyuncusu: 
Süleyman Atanısev - Sessizlik  - İstanbul Devlet Tiyatrosu
Şerif Erol - Babamın Cesetleri -Krek 
Levend Öktem  - Çehov Makinası - İstanbul Devlet Tiyatrosu

Yılın En Başarılı Yardımcı Kadın Oyuncusu: 
Gözde Çetiner - Çehov Makinesi  - İstanbul Devlet Tiyatrosu 
Defne Kayalar - Babamın Cesetleri - Krek 
Selin  Sevdar - Ah Smyrna’m, Güzel İzmirim - Tiyatro Pera

Yılın En Başarılı Komedi/Müzikal Yardımcı Erkek Oyuncusu: 
Rüzgar Aksoy -  Sanat - Tiyatro Gerçek
Bahtiyar Engin - Bezirgan - İstanbul Halk Tiyatrosu
Şamil Kafkas - Çirkin - İstanbul Devlet Tiyatrosu

Yılın En Başarılı Komedi/Müzikal Yardımcı Kadın Oyuncusu: 
Pınar Çağlar  Gençtürk - Yalnızlar Kulübü - İkincikat
Suna Keskin - Aşka 103 Adım - TiyatroKare
Aysel Yıldırım - Karşılaşmalar - Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu

Yılın En Başarılı Sahne Tasarımcısı: 
Yiğit Sertdemir - Katilcilik -  Altıdan Sonra Tiyatro
Esat Tekand - Oyun - İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları
Efter Tunç - Sessizlik - İstanbul Devlet Tiyatrosu

Yılın En Başarılı Giysi Tasarımcısı: 
Şirin Dağtekin Yenen - Çehov  Makinası - İstanbul Devlet Tiyatrosu
Selda Durna, Banu Açıkdeniz, Duygu  Dalyanoğlu - Karşılaşmalar - Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu, 
Duygu Türkekul  - Vişne Bahçesi - İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları

Yılın En Başarılı Sahne Müziği: 
Çağrı Beklen - Sessizlik - İstanbul  Devlet Tiyatrosu
Tolga Çebi - Antonius ile Kleopatra - Oyun Atölyesi
Çiğdem Erken  - Zengin Mutfağı - İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları

Yılın En Başarılı Işık Tasarımcısı: 
Önder Arık - Sessizlik - İstanbul  Devlet Tiyatrosu
Şahika Tekand - Oyun - İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir  Tiyatroları
Akın Yılmaz - Çehov Makinası - İstanbul Devlet Tiyatrosu

Not: Koyu yazılanlar ödül sahibidir.

"En iyi yapım" ile "En iyi yönetmen" kategorilerinin tutarlı oluşu gözlerimi yaşarttı. "En iyi kostüm" kategorisinde ise Duygu Türkekul'un hakkının yendiğini düşünüyorum. Genel olarak bakıldığında, "Çehov Makinesi", "Oyun" ve "Sessizlik" adlı oyunların başı çektiğini görüyoruz. Yani "Şehir" ve "Devlet" Tiyatroları ağırlıklı gitmiş. Elbette özel kuruluşların yetkin bir dekor, kostüm, ışık gibi imkanları yok. Olmaması da teknik kategorilerde adaylıklarının az ya da hiç olmamasıyla sonuçlanmış. Sessizlik ve Çehov Makinesi benim de favorilerim arasındaydı. Metin itibariyle Çehov Makinesi, oyunculuk anlamında ise Sessizlik benden tam not almıştı. Yine de ayrım yapamıyorum...

Zengin Mutfağı oyunu ise tam bir muallak. Başrol oyuncusu Murat Garipağaoğlu, Komedi ya da Müzikal dalında aday gösterilmiş. Sadri Alışık ödüllerin de ise dram dalında aday. İki yetkin ve farklı kurum nasıl böyle bir sonuç doğurmuş olabilir?Bu konuda Sadri Alışık ödüllerinden yana olduğumu belirtmeliyim. Her müzikli oyun, müzikal ya da komedi değildir. Jürinin kararı beni çok şaşırttı. Suna Keskin'in adaylıktan çekilmesi konusunda ki düşüncem, Suna Hanım ile aynı yönde. Ben olsam ben de çekilirdim. Bir yandan eşi Erol Keskin'e, Muhsin Ertuğrul Özel Ödülü verilip, onurlandırılırken, yılların tiyatro sanatçısı Suna Keskin'e nasıl yardımcı dalda adaylık layık görülür! Önemli olan rolün adı değil, sahne üstü performansıdır. Ben ne oyuncular gördüm sahneye iki - üç kez çıkıyorlardı ama adları "başrol"dü. Özür dilendi mi bilmiyorum. Zaten böyle bir şey de beklemiyorum... "Adalet Sizsiniz" gibi bir oyunu görmezden gelen bir kurumdan neyi bekleyebilirim ki?


AMACINA ULAŞAN ÖDÜLLER

Muhsin Ertuğrul Özel Ödülü

Öncelikle, Muhsin Hocanın adını yaşatmak için böyle bir özel ödülün verilişini can-ı yürekten kutlarım. Ödülün veriliş şartı şu şekilde açıklanmakta: "Çalışmalarıyla Türk Tiyatrosunun gelişmesine önemli katkılarda bulunmuş kişilere verilir." Amacına ulaşan tek ödül kategorisinin bu olduğu belirtmeliyim. Ödülü bu yıl almaya hak kazanan isimse, yukarıdaki tanıma uyan ama ne yazık ki ödül vermekte geç kalınmış bir isim. EROL KESKİN. 

Cevat Fehmi Başkut Özel Ödülü

Ödülün adı yine dev bir isim. Afife'nin en sevdiğim tarafı bu. Vefa borcunu fazlasıyla ödüyor ve böylesine önemli isimleri unutmuyor. Bu ödülün veriliş şartı ise: "Sezonda ilk kez sahnelenen en başarılı yerli oyunun yazarına verilir." Yerli yazar sıkıntısı çekilen tiyatromuzda, genç yeteneklerin ödüllendirilmesi, bu yolda bir başka amaca hizmet etmekte. Ayrıca her kurumunun ödül kategorisinde bulundurması gereken bir ödül. Ödülün bu yıl ki sahibi ise; YİĞİT SERTDEMİR. 

Yapı Kredi Özel Ödülü

"Türk tiyatrosuna katkıda bulunmuş, iş ve sanat dünyasından bir isme verilir." tanımından yola çıkarak, tiyatronun sadece tiyatrocular ya da seyirciler tarafından değil, sanatı daha da güzelleştirmek, geliştirmek, özendirmek, ucundan da olsa bir katkı sağmak adına iş ve sanat dünyasından bir isme verilmesi son derece yerinde ve anlamlı. Bu anlamlı ödülün bu yıl ki sahibi ise; -yine üzülerek söylemeliyim ki geç verilmiş bir isim- ADALET AĞAOĞLU. 

2) SADRİ ALIŞIK TİYATRO ÖDÜLLERİ VE TEB (TÜRKİYE ELEŞTİRMENLER BİRLİĞİ)

Tiyatro ödülleri her zaman bir sponsorun arkasına sığınıyor. Bu bazen Yapı Kredi olurken (Afife Tiyatro Ödülleri) bazen de Efes oluyor. Amaç elbette iyileri ödüllendirmek ve büyük usta Sadri Alışık'ı nesiller boyu yaşatmak. Bu kurumun ben de daha ayrı bir yeri var. Afife gibi, Yapı Kredi'den aldığı sponsorluğu hiçe saymıyor. Efes'in vermiş olduğu 20.000 TL'lik ödülü, tanıtım desteği adı altında bir tiyatro kuruluşuna veriyor. İnanın bana bu söylediğim, bir demir parçasından yapılan heykele nazaran daha yerinde ve amaç kullanımları dahilinde. Ödülün bu yıl ki sahibi ise; EKİP TİYATROSU.  Daha iyi işler çıkarmanız dileğiyle... Efes Türkiye Özel Ödülünün haricinde, dört ayrı özel ödül kategorisi daha sunulmuş. Özel ödüller artık gelenekselleşmiş diyebiliriz. 

Bu yıl 18. düzenlenen Sadri Alışık Tiyatro Ödülleri, hem sinema hem de tiyatro dalında verilmekte. Her iki bölümün jüri üyeleri farklılık göstermekte ve daha az spekülasyonla yollarına devam etmekte. Sadri Alışık Ödülleri, hiçbir zaman Afife gibi polemik içerisinde olmadı. Benim gözümde daha naif, daha saygın, daha önemli ve içten bir yer edindi. Fakat bu içtenliği, Tiyatro kısmının jüri başkanı olan Üstün Akmen sayesinde yitirdim. Üstün Akmen'in tiyatro eleştirmenliği için hiçbir şey söyleyemem. O konu beni aşar ve haddim olmaz. Mesleğinde uzman olduğu aşikar. Yalnızca sergilediği tutum ve kullandığı dil bana son derece ters geliyor. Çünkü, Sayın Akmen, hem TEB'nin, hem Sadri Alışık Tiyatro Ödüllerinin (jüri başkanı) hem de Lions Ödüllerinin (jüri başkanı) jüri üyelerinde görev alıyor. Bir kişinin üç ayrı kurumda, aynı zamanlarda, hemen hemen aynı oyunlarla  değerlendirmede bulunması ne kadar doğru? Bu görevi üstelenecek bir başka yetkin yok mu? Üç ayrı kurumda elbette görevde bulunulabilir fakat etik açıdan bakıldığında hiç hoş bir durum olmadığını, değerlendirme kriterlerinden ve adaylıklardan anlayabilirsiniz.

Afife'den farklı olarak Craf Tiyatro, The Club, Tiyatro Yan Etki, Kabare Dev Aynası, Çamurdan Tiyatro, Tiyatro Akla Kara ve Dot Tiyatro gibi daha küçük ölçekli, özendirmeye yönelik bir politika benimsenmiş. Bunun için benden bir alkışı hak etti. Tabii büyük ölçekli kuruluşlar yine ön planda. Aklıma takılan şey ise ödül kategorileri arasında "en iyi oyun"  kategorisinin olmayışı. Doğal olarak "en iyi yönetmen" dalı diye bir şey de olmamış oluyor. En önemli iki kategorinin olmaması kim tarafından hangi gerekçeyle açıklanır bilemiyorum. Ama açıklanması gerektiğini savunuyorum. Yılın en iyi erkek oyuncusu dalında Sadri Alışık, Evren Erler'e verirken, TEB, Murat Garipağaoğlu'na vermiş. Ayrıca ödül töreni Sadri Alışık Kültür Merkezinde yapılmış. Bu nasıl bir bağ? 

Seçici Kurul üyeleri kimlerdir?

Üstün Akmen (Seçici Kurul Başkanı - Yazar,Tiyatro Eleştirmeni), Rengin Uz (Gazeteci - Tiyatro Eleştirmeni), Refika Sezik (Öğretim Görevlisi), Hasan Anamur (Tiyatro Eleştirmeni), Hami Çağdaş (Gazeteci - Tiyatro Eleştirmeni), Cem Duygulu (Eski Öğretim Görevlisi), Osman Şengezer (Sahne Tasarımcısı ve Yazar), Vecdi Sayar (Eleştirmen - Yazar - Yönetmen), Mehmet Çiftçi (Oyuncu - Tv Yayıncı Yönetmen), Yaşar İlksavaş (Çevirmen - Tiyatro Eleştirmeni), Eser Rüzgar (Tiyatro Eleştirmeni)

ADAYLAR VE KAZANANLAR


YILIN EN BAŞARILI ERKEK OYUNCUSU  ADAYLARI
Evren Erler – “Domino”  The Club  
Murat Garipağaoğlu – “Zengin Mutfağı”   İBBŞT   
Yiğit Sertdemir – “Gerçek Hayattan Alınmıştır” Altıdan Sonra Tiyatro   

YILIN EN BAŞARILI KADIN OYUNCUSU  ADAYLARI 
İpek Bilgin – “Uğrak Yeri”  Craft Tiyatro
Sumru Yavrucuk – “Kimsenin Ölmediği Bir Günün Ertesiydi” Altıdan Sonra Yapım  
Tomris İncer – “Gerçek Hayattan Alınmıştır”  Altıdan Sonra Tiyatro

YARDIMCI ROLDE YILIN EN BAŞARILI ERKEK OYUNCUSU  ADAYLARI 
Ali Mert Yavuzcan – “Zengin Mutfağı”  İBBŞT   
Faruk Barman – “Kurabiye Ev”  Yan Etki  
Hakan Vanlı – “Çehov Makinesi” İstanbul Devlet Tiyatrosu    

YARDIMCI ROLDE YILIN EN BAŞARILI KADIN OYUNCUSU ADAYLARI  
Ayça Bingöl – “Çehov Makinesi”  İstanbul Devlet Tiyatrosu  
Defne Kayalar – “Babamın Cesetleri”  Tiyatro Krek  
Pınar Çağlar Gençtürk – “Yalnızlar Kulübü”  İkinci Kat   

MÜZİKAL YA DA KOMEDİ DALINDA
YILIN EN BAŞARILI ERKEK OYUNCUSU ADAYLARI 

Ali Erdoğan – “Bize Bir Haller Oldu”  Kabare Dev Aynası  
Mustafa Üstündağ – “Islah Evi”  Çamurdan Tiyatro  
Tolga Evren – “Çirkin”  İstanbul Devlet Tiyatrosu  

YILIN EN BAŞARILI KADIN OYUNCUSU  ADAYLARI 
Ece Uslu – “Patron Kim”  Ak’la Kara Tiyatrosu  
Funda Eryiğit – “Sessizlik”   İstanbul Devlet Tiyatrosu  
Selen Uçer -  ‘’Kuçu Kuçu’’  Aysa Organizasyon  
Özgü Namal – “Kuçu Kuçu”  Aysa Organizasyon   

YARDIMCI ROLDE YILIN EN BAŞARILI ERKEK OYUNCUSU  ADAYLARI  
Bahtiyar Engin – “Bezirgân”   İstanbul Halk Oyuncuları  
Süleyman Atanısev – “Sessizlik”  İstanbul Devlet Tiyatrosu  
Şamil Kafkas – “Çirkin”  İstanbul Devlet Tiyatrosu   

YARDIMCI ROLDE YILIN EN BAŞARILI KADIN OYUNCUSU ADAYLARI 
Ece Dizdar – “Altın Ejderha”  DOT
Deniz Elmas – “Inishmoreolu Yüzbaşı”   İstanbul Devlet Tiyatrosu  
Suna Keskin – “Aşk’a 103 Adım”  Tiyatrokare   

ONUR ÖDÜLÜ 
Haldun Dormen

EFES TÜRKİYE ÖZEL ÖDÜLÜ: Ekip Tiyatrosu
Seçici Kurul Erkek Genç Oyuncu Özel Ödülü: Musab Ekici - Cem Uslu
Seçici Kurul Kadın Genç Oyuncu Özel Ödülü: Canan Atalay - Selin Sevdar
Seçici Kurul Müzikal ya da Komedi Genç Oyuncu Özel Ödülü: Tiyatro Boğaziçi
Seçici Kurul Özel Ödülü: Perdeci Oyuncular (Rutkay Aziz - Taner Barlas ve Ümit Denizer)

Not: Koyu olanlar ödül sahipleridir. 

"Müzikal ya da komedi dalında yılın en başarılı kadın oyuncusu" dalında neden üç yerine dört aday var? Ayrım yapmakta zorlandık diye bir şeyi kabul edemem. Ayrım yapmakta zorlanan ve bunun çözüm yolunun her ikisini de aday yapalım demekten geçtiği bir kurumun yetkinliği tartışılır. Herkes ödül almayıversin! Umudumu yitirmediğim tek nokta "Adalet Sizsiniz" oyununun es geçilmemesi oldu.  Teşekkürler... Suna Keskin olayı burada da baş göstermiş durumda. Suna Hanım haklı olarak burada ki adaylığından da çekildi. Sessizlik, Yalnızlar Kulübü ve Kimsenin Ölmediği Bir Günün Ertesiydi yine iyi iş çıkarmış. 


3) LİONS ÖDÜLLERİ

Lions Ödülleri dendiğinde aklımıza gelen ilk isim yine Üstün Akmen oluyor. Ne kadar şaşırtıcı! Daha sonra Hasan Anamur takip ediyor. Cem Duygulu ve Eser Rüzgar'ı da unutmamak gerek. Bir nevi Sadri Alışık ve TEB karışımı diyebiliriz. Desek ne olacak ki? Kimin umurunda! İsmi değiştir, jüriler aynı kalsın, bir iki oyun değiştir, ödül almayanlarda alsın zihniyeti peşimizi bırakmıyor. "Yılın en başarılı yapımı" dalında ödülleri silip süpüren "Sessizlik", burada ödülü "Oyun"a kaptırıyor. Aslında oyuna geliyor desek daha doğru olur. Sessizliği seçen jüri ile Oyunu seçen jürinin aynı isimlerden oluştuğunu hatırlatmak isterim. Aaaa "Oyun" ödül almadı mı? diye şaşıranlar; merak etmeyin Lions'ta aldı. Almalıydı. Sonra nasıl yaranılabilirdi ki? En başarılı oyun, "Oyun" fakat yönetmen Müge Gürman. Yani Çehov Makinesinin yönetmeni. Nasıl oluyor? 

Yukarıda bahsettiğim Sadri Alışık Ödülleriyle olan ilişki burada kendini "kabak" gibi göstermiş durumda. Hem Songül Öden, hem Begüm Birgören hem de Sibel Erdenk ödül almış. Yani üç ayrı kategori ve üç ayrı ödül. Bu isimler, ödüllerini Sadri Alışık Tiyatrosu adı altında oynadıkları veya ortaya çıkardıkları performanslarıyla aldılar. Peki, iyi güzel de her kurumda, hakkıyla ödülünü alan Sumru Yavrucuk, Lions'ta nasıl kendine yer bulamadı? Bulmamalıydı. Eğer bulsaydı ödülü yine Sumru Hanım alacaktı. Sumru Hanım alınca da Songül Öden'e yani Sadri Alışık Tiyatrosuna ekmek çıkmayacaktı. Yoksa yanılıyor muyum? Bakırköy Belediye Tiyatrolarının saf dışı bırakılmaması hoşuma gitti. Fakat mantık yine aynı mantık ise kötü. Maksat, o kurumu da sırf ödül vermek için kategorize etmekse çirkin. Böyle yapılarak tiyatroya hizmet değil ancak birer balta vurulur. Eleştiri yapıcı olmalıdır. Ben ne yazık ki bu yazımda olamıyorum... 

Ek olarak Cef Tiyatro, EEMPCM Prodüksiyon, Bakırköy Belediye Tiyatroları, Tiyatro Fora, Tiyatro Ayna gibi kuruluşlar farklılık olarak gözümüze çarpıyor. Diğer kurumların kale almadığı yapımları, Lions kale almış gibi yaparak, değerlendirme kriterini yanıltıyor. Bu ödülü alanlar bence boş yere sevinmesinler. Hatta iade etsinler. Murat Garipağaoğlu'da diğer ödülleri toplayınca, burada iş Yiğit Sertdemir'e kalmış. Kendisi sevdiğim bir oyuncu ve oyun yazarıdır fakat iş başka aşk da başkadır. Öner Erkan'da, Sumru Yavrucuk ile aynı kaderi paylaşanlardan. Tek tutarlı yön ışık ve müzik. Özel ödüller ise gerçek sahiplerini bulmuş. Lions'u kurtaran tek şey YILDIZ KENTER.

ADAYLAR VE KAZANANLAR
Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu

Pınar Öğün – “Mi Minör” / EEMPCM Prodüksiyon
Songül Öden – “Küçük Adam Ne Oldu Sana” / Sadri Alışık Tiyatrosu
Şenay Gürler – “Kayıp” / Craft Tiyatro

Yılın En Başarılı Erkek Oyuncusu

Murat Garipağaoğlu – “Zengin Mutfağı” / İst. Büyükşehir Bel. Şehir Tiyatroları.
Öner Erkan – “Babamın Cesetleri” / Tiyatro Krek
Yiğit Sertdemir – “Gerçek Hayattan Alınmıştır” / Altıdan Sonra Tiyatro

Yılın En Başarılı Yardımcı Kadın Oyuncusu

Begüm Birgören – “Sonbaharı Beklerken” / Sadri Alışık Tiyatrosu
Defne Halman – “Ah Smyrna`m, Güzel İzmir‘im” / Tiyatro Pera
Defne Kayalar – “Babamın Cesetleri” / Tiyatro Krek

Yılın En Başarılı Yardımcı Erkek Oyuncusu

Ali Mert Yavuzcan – “Zengin Mutfağı” / İst. Büyükşehir Bel. Şehir Tiyatroları
Arda Kavaklıoğlu – “Bizim Ev” / Tiyatro Fora
Bedir Bedir – “Yalnızlar Kulübü” / İkinci Kat Tiyatro

Yılın En Başarılı Yönetmeni

Kemal Başar – “Hamlet” / CEF Tiyatro
Mehmet Birkiye – “Sessizlik” / İstanbul Devlet Tiyatrosu
Müge Gürman – “Çehov Makinesi” / İstanbul Devlet Tiyatrosu

Yılın En Başarılı Dekor Tasarımcısı

Efter Tunç – “Sessizlik” / İstanbul Devlet Tiyatrosu
Metin Deniz – “Adalet Sizsiniz” / Perdeci Oyuncuları
Yiğit Sertdemir – “Katilcilik” / Altıdan Sonra Tiyatro

Yılın En Başarılı Kostüm Tasarımcısı

Duygu Türkekul – “Vişne Bahçesi / İst. Büyükşehir Bel. Şehir Tiyatroları
Sadık Kızılağaç – “Sıkıyönetim” / Bakırköy Belediyesi Şehir Tiyatroları
Şirin Dağtekin Yenen – “Çehov Makinesi” ve “Sessizlik”

Yılın En Başarılı Müzik Tasarımcısı

Gevanşir Guliyev – “Küçük Adam Ne Oldu Sana” / Sadri Alışık Tiyatrosu
Çiğdem Erken – “Zengin Mutfağı” / İst. Büyükşehir Bel. Şehir Tiyatroları
Okay Temiz – “Nakşıdil Sultan” / Tiyatro Ayna

Yılın En Başarılı Koreografı

Müge Gürman – “Çehov Makinesi” / İstanbul Devlet Tiyatrosu
Sibel Erdenk – “Küçük Adam Ne Oldu Sana” / Sadri Alışık Tiyatrosu
Yeşim Alıç – “Nakşıdil Sultan” / Tiyatro Ayna

Yılın En Başarılı Işık Tasarımcısı

Önder Arık – “Sessizlik” / İstanbul Devlet Tiyatrosu
Şahika Tekand – “Oyun” / İst. Büyükşehir Bel. Şehir Tiyatroları
Yüksel Aymaz – “Nakşıdil Sultan” / Tiyatro Ayna ve “Hamlet” / Tiyatro CEF

Yılın En Başarılı Oyun Yazarı

Meltem Arıkan – “Mi Minör” / EEMPCM Prodüksiyon
Ümit Denizer – “Adalet, Sizsiniz” / Perdeci Oyuncuları
Yiğit Sertdemir – “Gerçek Hayattan Alınmıştır” / Altıdan Sonra Tiyatro

Yılın En Başarılı Yapımı

“Çehov Makinesi” – İstanbul Devlet Tiyatrosu
“Mi Minör” – EEMPCM Prodüksiyon
“Oyun” – İst. Büyükşehir Bel. Şehir Tiyatroları

50. Yıl Özel Ödülü
Ali Poyrazoğlu ve Yıldız Kenter

Not: Koyu olanlar ödül sahipleridir. 


4) DİREKLERARASI SEYİRCİ ÖDÜLLERİ

"Direklerarası Seyirci Ödülleri Seçici Kurul Üyelerinin, Türkiye ve KKTC de sahne açan tiyatroların sezon oyunlarında başarılı buldukları sanatçıları, Halk Jürisi  (Seyirci)  olgusu ile değerlendirdikleri bir ödüllendirme sistemidir." İfadesi ile yola çıkılarak belirlenen ödül sistemi aslında içlerinde en doğru olanı diyebilirim. Bu yıl 13. düzenlendiğine göre, belirli bir yeri ve önemi teşkil ettiğini düşünüyorum. Belki de bir "seyirci" olduğum için bu fikri benimsemişimdir. Kazanları belirleyen seyirci sayısının 149 oluşu bana az geldi. Halk jürisi çok daha geniş bir kitleyi kapsamalı ve çeşitli kesimden insana ulaşmalı. Yayın kuruluşlarının da kendine yer bulabildiği Direklerarası Seyirci Ödüllerinde, teknik kategoriler (ışık, kostüm, dekor vb.) kendine yer bulabilmiş. İlginç. "Mimesis" ise gerçekten işini iyi yapan ve araştırmacı bir dergi. Takip etmenizi öneririm. Hatta yetkili 149 seyirci için bulunmaz bir nimet diyebilirim.

Ödül kategorileri arasında "sürekli mükemmeliyet" diye ne olduğunu tam çözemediğim bir başlık var. Ve bu ödül Kadriye Kenter'e verilmiş. Bence verilmemeliydi. Bu yıl, yönetmenin işine karışmakla suçlanan Kadriye Kenter'i ben de haksız buldum. Mükemmeliyet sözcüğüne hiçte uygun olmayan bir yaptırımdı. Yine de seyircinin gözü demekten başka bir şey gelmiyor elden. "Canlandırma da bütünlük" kullanımını anlayabilen seyircilerin olması ne hoş! Şu 149 seyirciyi çok merak ettim. İş ve sanat dünyasının burada da yer bulması sevindirici. Türkiye İş Bankası (yine bir banka) W. Shakespeare'in "On ikinci Gece" adlı oyunuyla ödülü hak etti. "Tiyatro Halkla İlişkiler Elemanları" neye göre belirlenmiş bir fikrim yok. Fikir sahibi olmayı çok istiyorum!

KAZANANLAR

Prodüksiyon: Bent, D22

Sürekli Mükemmeliyet: Kadriye KENTER

Müzikal Prodüksiyon: Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım, İBB Şehir Tiyatroları

Tek Kişilik Prodüksiyon: Burak SERGEN, Adolf, BO Sahne

Yönetmen: Turgay KANTÜRK, Sıkıyönetim, Bakırköy Belediye Tiyatroları

Oyun Yazarı: Özer ARSLAN, Yaka Beyaz, Tiyatro Hal

Erkek Oyuncu: Murat GARİBAĞAOĞLU, Zengin Mutfağı, İBB Şehir Tiyatroları

Kadın Oyuncu: Elif ÜRSE, Bir İnfazın Portresi, Semaver Kumpanya

Yardımcı Erkek Oyuncu: Emre ÇAKMAN, Ah Smyrna’m, Güzel İzmir’im, Tiyatro Pera

Yardımcı Kadın Oyuncu: Pınar YILDIRIM, Kırmızı Yorgunları, Emek Sahnesi  
                  
Canlandırmada Bütünlük (Ensemble): Karşılaşmalar, BGST

Küçük Salon Erkek Oyuncu: Barış GÖNENEN, Uğrak Yeri, Tiyatro Craft

Küçük Salon Kadın Oyuncu: Pınar ÇAĞLAR GENÇTÜRK, Disosya, İkincikat

Komedi Erkek Oyuncu: Levent ÜLGEN, Yatak Odası Diyalogları, Sadri Alışık Tiyatrosu

Komedi Kadın Oyuncu: Doğa RUTKAY, Bi Oyun Varmış, E.S.E.K.

Sahne Tasarımı: Yiğit SERTDEMİR, Katilcilik, Altıdan Sonra Tiyatro

Kostüm Tasarımı: Şirin DAĞTEKİN YENEN, Çehov Makinası, İst. Devlet Tiyatrosu

Işık Tasarımı: Akın YILMAZ, Yağmur Durduğunda, İstanbul Devlet Tiyatrosu

Özgün Tiyatro Müziği: O. Enes KUZU, Inishmorelu Yüzbaşı, İst. Devlet Tiyatrosu

Koreografi: İlyas ODMAN, Dertsiz Oyun, Altıdan Sonra Tiyatro

Yenilikçi Tiyatro:  Domino, The Club

Özgün Yeni Oyun: Bizde Yok, Tiyatro Artı

Yılın “ÖZGÜRLÜK” Temasına Uyan Oyunlar
Adalet Sizsiniz, Perdeci Oyuncuları
Yalnızlık Konuşur Bazen, Tiyatro Kedi

Ümit Veren Yeni Tiyatro Grupları:
Ölü Aktörler, Normal
“Genç Yetenek” Teşvik Ödülleri (İstanbul)
Şakir GÜLER, Şiddet Üçlemesi – 2 Şeker, Tiyatro Artı
M. Ferhan ŞENSOY, Masal Müfettişi, Orta Oyuncular
Canan ATALAY, Barselo, İkincikat,
Ayşegül URAZ, Parti, Ekip Tiyatrosu

Özel Ödüller 
Kurum Çalışanlarının arasında güven, dayanışma ve motivasyonunu tiyatro çalışmaları ile sağlamak amacıyla sahnelenen yapımlara verilen ödüldür.

Türkiye İş Bankası
On ikinci Gece
Türkiye İş Bankası Çalışanları
Yönetmen: Abdullah Calabuz

Yeni Mekan Kuranlar
The Club Mahzen -  Adahan İstanbul Otel
Alt Kat - Müge Saut ve Nevzat Süs
KENT Tiyatrosu - Şişli Belediyesi Mustafa Sarıgül
Oda Tiyatrosu - Uğur Bulut

Yayın Kuruluşları
Mimesis Dergisi ve İnternet Portalı
Tiyatro Gazetesi

Direklerarası Seyircileri Jüri Özel Ödülleri
3MOTA Oyuncuları - Jeanne d’Arc’ın Öteki Ölümü
Tiyatro Prizma, HARMANYERİ - 1915 "Bilinmeyen Yönleriyle Çanakkale Gerçeği"

Tiyatro Halkla İlişkiler Elemanları
Fatma Onat - Şermola Performans
Sadi Özen - Tiyatro Kedi


ÖDÜL SİSTEMİ NASIL OLMALI?

Öncelikle kurum ya da kişiler, aday olup olmayacaklarını kendileri belirlemeliler. Aday olmak isteyenler yetkili kurum aracılığıyla bir başvuru yapmalılar. Ödülleri, sahipleriyle buluşturacak olanlar ise seyirciler olmalı. Bu seyircilerin arasına eleştirmenler de girebilir. Sonuçta onlar da bir göz. Hem de önemli birer göz. Bu şekilde yapılırsa daha iyi sonuçların alınacağından eminim. Yapılacağını düşünüyor muyum? Hayır. Haluk Bilginer kendince en doğru olanı yaparak aday gösterilmek istemediğini açıklamıştı. Böyle bir sistemde aday olarak gösterilenler neyin mutluluğunu yaşayabiliyorlar? Hele ödül alanlar hiç mi düşünmüyorlar, "acaba bu ödül bana verilirken kimin hakkı yendi" diye? (Tabii her aday için konuşmuyorum.) 

Ayrıca jüri üyeleri, davetiyelerin ardında sığınarak, koltuk işgal etmemeli. Türk Tiyatrosunun en önemli hocalarından Muhsin Ertuğrul, Genel Sanat Yönetmenliği yaptığı kendi kurumunda bile, bilet alır, parasını öder ve oyunu öyle izlerdi. Ceplerinizden çıkacak olan paralar çöpe değil, tiyatroya ve onun gelişimine katkı sağlayacak efendiler! Sizin de amacınız bu değil mi? Sözün özü, bir yığın yazıdan sonra, şu yazı için harcadığım saatlerim hatırına, sayın seçici kurul üyelerinden tek bir şey istiyorum. Herkese ödül verdiniz. Peki, BENİM ÖDÜLÜM NEREDE?   



EGE KÜÇÜKKİPER