12 Mart 2013 Salı

Bir Toplum Yarası: "Kurban" (İstanbul DT)



KURBAN

Mario Fratti'nin yazdığı, son derece ustaca kurgulanmış, oyunun içerisinde oyun olan, hatta ikinci oyunun içerisinde de bir başka oyun çıkabilen, derin bir anlam gücünün bulunduğu "Kurban", yüzeysel olarak gördüğümüz birtakım olayların, tabuların, duyguların, hislerin, maddeleşmenin (örneğin cinsellik veya şiddet gibi) aslında hiçte öyle olmadığını, yüzeysellikten kurtulup, ayrıntılara inildiğinde yani gerçeğe farklı bir yerden bakıldığında, gerçeğin değişebileceğini gözler önüne seriyor. "Kedi - fare" oyunu genellikle fars türü komedilerin vazgeçilmez unsurudur. Bu sefer bir dramada karşımıza çıkıyor. Yukarıda gördüğünüz afiş de, psikolojik öğelerin senteziyle, tam bu türe uygun yapılmış. 

Oyun, sahne arkasında işlenen bir cinayetle başlıyor. İzleyici, katilin kim olduğunu biliyor. Öldürülen kişi Bayan Diana'nın bozulan kombisi için gelen tamirci. Katilden önce geldiği ve işlerin berbat olmaması için ortadan kalkması gereken bir tamirci. Ölen tamircinin kılığına giren katil Kirk, gizlice eve sızar. Kısa bir süre sonra Kirk'ün aslında tamirci olmadığı, defalarca akıl hastahanesine yattığı, ve de hastahaneden kaçtığı anlaşılır. Kirk'ün amacı, Diana ile yatmaktır. Diana ise evli, kocasını seven ama aynı zamanda bir aşığı olan, karşısındaki delinin elinden kurtulabilmek için, dediklerine boyun eğmek zorunda olan biridir. Her gün aynı saatte arayan, eve aynı saatte dönen kocası Warren ise, o gece eve geç geleceğini bildirir.

Kirk, akıl hastahanesinde, iyileşeceğine çok daha kötüye gitmiştir. Bunun tek sorumlusu doktorudur. Çünkü doktoru, yaşlıdır ve yatakta karısını memnun edememektedir. Hastalarına, zorla daha önce seviştikleri kız arkadaşlarını anlattırarak, daha iyi nasıl olunabileceğinin peşindedir. Ayrıca hastalarına psikolojik şiddet uygulamakta ve bunu kendi çıkarları için yapmaktadır. Kirk'ün hastahaneden devamlı kaçmasına sebep olan da budur. Diana'yı ve Kirk'ü birbirine bağlayan ortak noktaları ise, Diana'nın kocası Warren'in, Kirk'ün doktoru oluşudur. Doktor, karısının sadakatinden şüphe ettiği için, Kirk'ün hastahaneden kaçmasına yardımcı olmuştur. Ve ona evinin anahtarını vermiştir. Warren, eve döndüğünde, karısını bağlı halde bulur. Diana'nın bir aşığı olduğu, Kirk ile seviştiği ve de kendisini hiçbir zaman sevmediğini öğrenen Warren, Kirk ile yaptığı ikinci anlaşmayı devreye sokar. Diana'nın ölmesi... 

Kirk, hiç çekinmeden, tamirciyi öldürdüğü gibi Diana'yı da öldürmüştür. (Her ikisi de bıçakla) Öldürdüğü tamirciyi, sakladığı dolaptan çıkarıp, Diana'nın ölüsünü dolaba sokan Kirk, doktorla anlaştığı para ve arabayı alarak uzaklaşır. Telefona sarılan doktor, Kirk'ü polise ihbar eder. Fakat o da aldatılmıştır. Diana, saklandığı dolaptan, elinde bıçağıyla canlı bir şekilde çıkar. Kirk ise kapıda beklemektedir. Kaçmak için uğraşan doktor, alnına dayanmış tabancayı görünce, korkudan kalp krizi geçirerek ölür. Daha önceden planlarını yapan Kirk ile Diana, amaçlarına ulaşmışlardır. Tamircinin cesedinden kurtulmak için giden Kirk, tıpkı doktor gibi tuzağa düşmüştür. Çünkü Diana'da, Kirk'ü, polise ihbar etmiştir. Eşinden miras kalan tüm parayla, esas sevdiği aşığına gidecektir...  

Doktor ile Kirk'ün konuşmaları, oyunun ana hatlarını ve derinliğini ortaya çıkarıyor. Kirk, giderken şöyle söylüyor: "Onlara iyi davran (hastalarına), onlar da bu toplumun birer kurbanı." Bu cümle her şeyi özetliyor. En başta söylediğim gibi, gerçek baktığımız yöne göre değişiyor. Peki bu durumda kurban kim? Ya katil? İkisinin cevabı da "toplum"... Ayakları sağlam şekilde yere basan, söyleyecek bir sözü olan, toplumun yarasını kaşıyan bu oyunu kaçırmayın. Özellikle gerilim sevenler...

REJİ - DEKOR - KOSTÜM - IŞIK - MÜZİK

Saydam Yeniay, oyunu iki perde yerine, tek perde yapsaymış, dikkatin dağılmaması açısından daha iyi olurmuş. Temposu yüksek olan bir metni, sahneye aktarırken aynı dinamizmle vermeyi başarabilmiş. Tabii bunda oyuncuların da büyük bir payı var. Sahne arkasında gelişen olaylar ise havada kalmayıp, sahneyi çeşitli alanlara bölerek, dikkatin farklı merkezlerde toplanmasını sağlamış. Dekor gerçekten çok iyi. Arka fon en dikkat çekici yer. Fonda gözüken ağaçlar, derinliği vermekte başarılı. Bir de sallanmasaydı çok daha iyi olurdu. Gereksiz bir dekor veya aksesuar kullanılmamış. Her nesnenin bir amacı var. Kapının ortada bulunması, seyircinin hakimiyet duygusuna yaramış. Göz göz pencereler, gerçeğe bakış olgusunu geniş bir perspektifle yansıtmış. Ayrıca modern bir hava yakalanmış. Işın Mumcu'ya teşekkürler.

Kostüm tasarımı, Medine Yavuz Almaç'a ait. Doğal ve "an"a uygun kostümler tercih edilmiş. Oyunda en beğendiğim unsur ışık. Ayhan Güldağları'nı kutlarım. Sadece nesneye ya da kişiye odaklanan ışık, daha sonra tüm sahneye yayılıyor. Sadece görünenin olduğu bir dünya yaratılmış.. Aynı zamanda, paralellik oluşturulmuş. Işık, kişi ile nesneyi aynı anda, amacına uygun bir şekilde aydınlatmakta. Akşamdan geceye akan süre, abajurlarla verilmiş. Müzik ise insanı oldukça geren bir havada. Konsantirasyonun sağlanmasına yardımcı olmuş. Nurettin Özcuşa, duyguyu geçirebilmiş. Beni rahatsız eden tek şey telefonun çalışı oldu. Telefon modern ve telsiz. Ama eskiden kullanılan çevirmeli, geniş ahizeli telefonların çıkardığı sesi çıkarıyor. "Zaaaaarrrrrrrrr!!!!!" 

OYUNCULUKLAR

Aydın Şentürk (Kirk) deli bir adamı başarıyla canlandırmış. Çok çok iyi bir performansla karşılaştım. Karaktere bürünmüş ve duygu geçişlerini gösterebilmiş. Şebnem Dokurel (Diana), hem itaatkar hem de davetkar pozlarıyla rolünün üstesinden gelebilmiş. Erdoğan Aydemir (Warren) ise oyunun ilk perdesinde olmamasına rağmen, ikinci perdeyi sürükleyerek, hayran olunası bir ses tonuyla, iniş ve çıkışları ustaca kurgulayabilmiş. Tamirci rolündeki Nurullah Kalkan ise, oyunun çatısını oluşturmada, ekibe yardımcı olmuş. 

Not: Oyun 110 dakika / 2 perdedir. Kuru - sıkı silah patlamaktadır.
Ayrıntılı bilgi için: http://www.devtiyatro.gov.tr/


OYUNA DAİR FOTOĞRAFLAR









MARİO FRATTİ
(1927 -      )


EGE KÜÇÜKKİPER

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder