28 Mart 2013 Perşembe

Kara - Kedi - Arap: "Inishmorelu Yüzbaşı" (İstanbul DT)



INİSHMORELU YÜZBAŞI


Martin Mcdonagh'ın, 2001 yılında yazdığı, kara komedi ve absürd mizah türündeki eser, günümüzde ne yazık ki hüküm süren ve bitmek bilmeyen terörün, arap adında ki bir kedinin üzerinden, çeşitli nedenlerden dolayı, suçsuz oldukları halde, sebepsiz yere can veren insanların yani bizlerin hikayesini ironik bir dille anlatıyor. Oyunda verilmek istenen mesaj bazı sahnelerde ince ince örülerek, seyircinin gözüne sokulmadan, oyunun dinamizmi içine yedirilerek, bazı sahnelerde ise bariz sırıtan mesaj kaygılarıyla verilmiş. İlk kısım kara komedi türüne, ikinci kısım ise absürd komedi türüne uyum sağlayarak, başarılı bir iş ortaya çıkmış. Yabancılaştırmadan yararlanılarak "tez - antitez - sentez" şeklinde bir kurguya yer verilmiş. Kedi miyavlaması efektiyle bu diyalektik daha da güçlenmiş. Karakteri merkeze alıp bölme tekniği kullanılarak Brecht'ci bir tiyatro örneği var olmuş. Bu arada oyun, ilk kez 2003 yılında "Kent Oyuncuları" tarafından sahnelenmiştir. 

IRA (İrlanda Cumhuriyet Ordusu) terör örgütü lideri Delir Padraic'in kedisi arap öldürülmüştür. Öldürenler, Padraic'in en yakın arkadaşları, öldürme nedenleri ise, Padraic'in, arkadaşlarıyla birlikte bağlı bulunduğu örgütten ayrılıp, kendisine yeni bir örgüt kurmasıdır. Tabii tek neden bu değildir. Padraic, astığı astık, kestiği kestik biridir fakat uyuşturucu satıcılarına göz açtırmaz, yakaladığı yerde işkenceye başlar. Padraic'in, diğer üç arkadaşı uyuşturucu satıcılığından nasiplenmektedir. Ve bu yüzden Padraic'e karşı daha da bilenirler. Kuzey İrlanda'dan, Inismore'a dönen Padraic, kedisini kimin öldürdüğünü bilmemekte ve babasına emanet ettiği için onun öldürdüğünü sanmaktadır. Kendi babasını bile gözünü kırpmadan öldürmeye teşebbüs eden Padraic, arkadaşlarının evine baskın vermesiyle hakikati anlamıştır. 

Büyük bir mücadele sonucunda arkadaşlarını öldürmüş ve sevgilisi Mairead ile sadece ikisinin üyesi olduğu başka bir terör örgütü kurmaya gitmiştir. Yani bu işte (terörde) kadın, erkek, ana, baba fark etmemektedir. Mairead'ın kedisi cabbar ise daha önce Padraic tarafından, sebepsizce öldürülmüştür. Bunu öğrenen Mairead, Padraic'in sonunu getirecektir. İşin tuhafı, bütün bunlar özgürlük, hak, hukuk için yapılmıştır. Vurucu darbe ise en sondadır. Arap aslında ölmemiş, çiftleşmek için evden kaçmıştır. Ölü bulunan kedi bir başkasıdır. Bunca cana, sebepsiz yere kıyılmıştır...

REJİ - DEKOR - KOSTÜM - IŞIK - MÜZİK - MAKYAJ

Murat Karasu, sahneyi altlı üstlü kullanarak, olayı tek mekana sığdırmamış. Ayrıca her iki kısımda oyun yaratımına gitmeyip, seyircinin dikkatini bölmemeyi başarmış. Herhangi bir senkron kayması yok. Yönetim açısından kusurlu olan tek şey, bütün bu konsantirasyona rağmen, her şeyi yerle bir edecek kuru sıkı silah kullanımı. Üstelik bir - iki de değil, defalarca... Bu kadarına gerek var mıydı? Dikkatin toplanmasında elinden geleni yapan Karasu, dikkatin dağılması konusunda da elinden geleni yapmış...  Mekan kullanımıyla ilgili dekor tasarım ise, katliamlara, teröre, silaha, kana uyum sağlayacak, hatta bununla yetinmeyip "teksas" görünümü verecek bir tasarım olmuş. Ayrıca bazı dekorların çift taraflı oluşu pratiklik sağlamış. Kapı ve pencerelerin çarpık oluşu ise absürd komedi türüne bağlı kalındığının kanıtı olmuş. Klozet ise çalışan sifonuyla birlikte gerçekçiliği vurgulayarak, diyalektik bir bütün oluşturmuş. Kısacası dekor, oyuna gerekli ve anlamlı görselliği verebilmiş. Ethem Özbora'ya bir alkış da benden... 

Kostüm tasarımı Yıldız İpeklioğlu'na ait. Pis, salaş, bakımsız insan görüntüsü kostümler sayesinde başarıyla canlandırılmış. Özellikle Padriac'ın kostümünün beyaz oluşu, ironiyi daha da sağlamlaştırmış. Işık tasarımı ne yazık ki affedilmeyecek türden. Beyaz fon geceleri mavi, gündüzleri ise beyaz kalıyor fakat sahne kararmıyor. Karardığı zaman ise geç kalınıyor. Ayrıca bazı sahnelerde fonun renk değişimi de atlanmış durumda. Sahne ışığının verilmesi ise oyuna hiçbir farklılık katmayacak türden. Yine de Akın Yılmaz'a, emeğinden ötürü teşekkürler. Müzikler, Enes Kuzu'nun elinden çıkmış. Çokta başarılı olmuş. Terör sözcüğü ile bağdaşlaşan türden. Kara komedinin içerisine, adaptasyon sorunu olmadan yerleştirilebilmiş. Yabancılaştırmanın olduğu bir oyunda, müziğin sadece bu işlevinin eksik kaldığını düşünüyorum. Makyaj ise süper. Gerçeklik öğesi ön plana çıkarılmış. "Bu olay tamamen gerçektir." cümlesini ifade eden cinsten. Tercih doğru yapılmış. Terör de bu ülkenin bir gerçeği!

OYUNCULUKLAR

Cengiz Baykal, Engin Şahin, Can Öztopçu, İlkay Akdağlı, Hakan Şahin ve Orkun Gülşen üzerlerine düşen görevleri fazlasıyla yerine getirmişler. Deniz Elmaz, erkek karakterli kız tiplemesini başarıyla canlandırırken, Reha Özcan ise Deli Padraic rolünün hakkını vermiş, karakterle özdeşleşmiş. 

Emeği geçen herkesi kutlar, alkışlarının bol olmasını dilerim... Terörün, akan ve akıtılan kanın son bulması dileğiyle... Devlet Tiyatrolarına, bu güzel oyunu seyirciyle buluşturmaya imkan verdiği için ayrıca teşekkürler...

Not: Oyunda kuru - sıkı silah patlamaktadır. Oyun süresi 2 saat / 2 perdedir.
Ayrıntılı bilgi için: http://www.devtiyatro.gov.tr/


OYUNA DAİR FOTOĞRAFLAR










MARTİN MCDONAGH
(1970 -     )


EGE KÜÇÜKKİPER

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder