18 Ocak 2016 Pazartesi

Kaliteli Bir Oyun : 'Havada Yüzmek' (Jest Tiyatro)


Charlotte Jones'un 1997'de yazdığı Havada Yüzmek, daha önce bir alternatif tiyatro olan Mekan Artı tarafından sahnelenmiş. Devlet Tiyatroları ise Şubat 2011'de onay vermesine rağmen aradan geçen beş yıllık süreçte oyunu sahnelere taşımamış ama -bu- oyuna destek vermiş. (Bence havada yüzmeye cesaret edememiş) Jest Tiyatro'nun bir prodüksiyonunu ilk kez izledim. Repertuarı oldukça farklı ve her çeşit izleyiciye hitap eden türde. Ben artık vodvile kayan romantik komedi oyunlarından sıkıldığım için farklı oyunlar peşindeyim. Havada Yüzmek, metni, anlatım tarzı ve gerçek bir olaya dayanması sebepleriyle benim için farklı... 

Charlotte Jones, Havada Yüzmek'i, okuduğu bir gazete haberinden etkilenip kaleme almış. Londra'da ahlaksal açıdan sakıncalı bulunan iki kadının, sabıkalı akıl hastaları hastahanesinde geçirdikleri 50 yılı (1922 - 1972), onları 'havada yüzdürerek' anlatmış. Oyun kişilerinden Persephone yasa dışı çocuk doğurduğu, Dora ise ara sıra pipo içen bir transeksüel olduğu için 'ahlaksal açıdan embesil' bulunmuş...

Metin kendi içerisinde paralelliklerle dolu. Karakterler hikayelerini sırtlayıp üst kısımdan yola koyulurken, başkalarının hikayeleri de (aslında yine onların) alt kısımdan yolu/onları takip ediyor gibi. Bu takip edişin üstü gerçekler, altı düşler. Yazarın yaptığı da gerçeklerle baş edemeyen oyun kişilerini düşlerle ayakta tutmaya çalışmak. Bunu başarmak için seçtiği yöntem ise düşlerin yerini değiştirerek alttan, üste (havaya) çıkarmak. Bir nevi gerçeklerin yerine düşleri koymak. Günümüzde düşler sadece geceleri görülmüyor. Artık gündüzlerimiz de düşlerimizle dolu. Demek ki gerçekler daha acı ve yoğun. Bu düşünce 'yanılsamalara kapılan insanın yıkımı' şeklinde değil, 'özgürlüğün sınırlarını hayallerin belirlediği' bir ÇIKIŞ / KAÇIŞ noktası olarak yorumlanmalıdır.

Oyuna gitmeden önce rüyada havada yüzmenin anlamına baktım. Karşıma çıkanlar şunlardı: (1) kişi, yenilgiden, çektiği zorluktan sonra umut ettiği feraha kavuşacaktır, (2) kişinin, arzu ettiği güce ulaşacağına ve yalnız kalmayacağına işarettir. Aslında Dora ve Persephone'nin durumu da böyle. Her ikisi de güçlerini dostluklarından alıp, yalnızlığı bir kenara bırakan ve çektikleri sıkıntılardan bir gün kurtulacaklarına dair umutlarını kaybetmeyen kadınlar.    

Dediğim gibi metin paralellikler üzerine kurulu. Persephone'nin Doris Day ile bağını sadece sesinin güzel olması ile açıklamak pek doğru olmaz. Ahlaksal açıdan da bakmak gerekir. Doris Day'in yaşamını anlatan biyografilerde 'her zaman sağlıklı ve erdemli kadın rolleri oynamıştır' yazan bir ibare var. Doris Day, Persephone'nin yalnızca düşlerinde yer verdiği biri. Yani olmak istediği noktada. (Elbette ahlaksal açıdan) Öte yandan Kutsal Dymphna ile ilişkisi de yaşamlarının aynı olmasından kaynaklı. Dora'nın seçimlerinde ise üç erkek kardeşini savaşta kaybetmesi etken. Yaşadıklarına tahammül edebilmesi, kendini değiştirmesine bağlı. Toplumun kabul etmediği bu değişim de sadece düşlerde mümkün... 

Metnin en sevdiğim tarafı, bir süre sonra varlığını hissettiren zamansızlık. Düşlerde zaman kavramı yoktur. Melih Cevdet Anday'ın 'akan zaman duran zaman' tanımı, bir bakıma Dora ve Persephone'nin yaşamı. Hastahanede ayaklarının yere bastığı her an onlar için akan zaman. Havada yüzmeleri ise duran. Fakat işin acı tarafı zaman dururken herhangi bir şeyi değiştirme imkanımızın olmayışı. Düşler, insanı biraz uyutur ama bu uyku koma değil, olsa olsa 'şekerleme'dir.  

Yazar, gerçekte yaşamış iki kadının soyadlarını (Baker ve Kitson) aynı tutarak, sadece isimlerini değiştirmiş. Koyduğu adları ise metnin içerisinde hikaye olarak geçirmiş. Persephone, mitolojide Zeus ve Demeter'in kızıdır. Hades ise onu yeraltına kaçırmıştır. Lakin Persephone'nin doğurduğu hiçbir çocuk, Hades'ten değildir. Persephone, aynı zamanda Zeus'un eşlerinden biridir. Bu bilgiler ışığında metinle bir paralellik daha yakaladığımı fark ediyorum. Oyun, Persephone'nin akıl hastahanesindeki bodrum katında geçiyor ve doğurduğu çocuk sevgilisinden değil, babasından...

Havada Yüzmek, sistem eleştirisi çerçevesinde, eski yunan ve popüler kültür odaklı bir okumaya elverişli, direnmenin, dostluğun, en önemlisi de mücadelenin öyküsü...    

Murat Sarı'nın rejisindeki, dekora yansıtılan görüntülerin hikayenin gerçek boyutunu oluşturmasını ve oyunun içerisinde eski bir fotoğraf makinesi edası ile patlayan flaşları, anlam bütünlüğü açısından beğendim. Charlotte Jones'un aynı zamanda oyununda rol aldığını da öğrenince internetten bir iki kayıt bulmaya çalıştım. Buldum da. Oyunun her sahnelenişinde havada yüzülen kısımlar senkronize bir biçimde 'suda yüzen balık' hareketlerinden mevcuttu. Murat Sarı'nın rejisinde 'havada uçan kuş'(ları) görmek beni memnun etti. Ön oyunun, Dora'nın Persephone'siz geçirdiği iki yılı anlatmasını bir ön bilgi olarak, seyirci adına sevdim. Dans sahnelerinin birbirine bağlanması iyi bir fikir. Bu haliyle düşten gerçeğe geçiş, etkili bir birleşim oluşturmuş... 

Sinek öldürme sahnesini başarılı buldum. Sivrisineğin sesi son derece rahatsız edici. Sineği öldürenin Dora olduğunu düşündüğümde, o sesin bir jet uçağı sesi olduğuna kanaat getirdim. Bu nedenle sesinin rahatsız edici olmasında bir sakınca görmedim. Düş sahnelerinin, ana dekordan bağımsız bir alanda oynanması, metnin anlatımına çok uygun. İki kadının elbise yanlarından sarkan iplerle birbirine bağlı oluşuna ve dostluklarının temelinin bir elma ısırığı ile pekişmesine birer artı. (Buradaki anlatımı, Kutsal Dymphna'yı da baz alarak Adem ile Havva'nın elması odaklı dinsel bir gönderme olarak algıladım. Elma 'ahlaksal olarak' işlenen ortak bir suç - sanki) Dış sesi tercih etmezdim. Bence orası iki kadının özel alanı olmalı. Kurtuldukları, başka yerde kalmalı...

Murat Gülmez'in dekor tasarımı gerçeklerin konuşulduğu bir alanda son derece gerçekçi. Merdivenin üst kısımlarını görmemek, yukarısını (yukarıdakini!) bilememek dolayısıyla beni sevindirdi. Beril Sönmez'in kostüm tasarımı, Dora'nın erkeksiliğini, Persephone'nin ise kadınsılığını ön plana çıkabilmiş. Persephone'nin örgülü saçlarının, sarı peruğun altından görünmesi, yine gerçek ile düşü ayırmada yardımcı. Özkan Sezer'in ışık tasarımı 'düşlerin renkli ortamı'nı betimleyici cinste. Pembe ışıklı sahnede kullanılan beyaz ışığın 'sorgulayıcı' işlevi güzel. (Pembe hayaller renksiz gerçekler) Müzikler çok etkileyici ama yapan belirtilmemiş. Fazla yoruma lüzum yok...

Her iki oyuncuyu da çok başarılı buldum. Bu iki oyuncuyu seyretmek için epey sebep var. Oyunculuk okuyanlar görmeli, kadın oyuncuların hepsi mutlaka izlemeli, tiyatro ile hiç arası olmayanlar izleyip, sevmeli, tiyatro müdavimleri, izlediklerinden zevk alabilmek adına görmeli. Zeynep Gülmez'i ilk kez sahnede izledim. Dizilerden tanıyanlar aslında onu tanımıyorlar. Neriman Uğur'u oldum bittim takip ederim. Adını duyunca koştum... 

Havada Yüzmek, kaliteli, ince işlenmiş, elekten geçirilmiş, titiz bir iş. Oyunun tek perde olması, etkinin bölünmemesi nedeniyle yerinde bir karar. Emeği geçen herkesi kutlar alkışlarının bol olmasını dilerim. Buradan jürilere sesleniyorum, bu oyunun ve oyuncuların hakkını yemeyin! Size olan güvenim zaten %10, onu da bitirmeyin! 

İzleyin: https://vimeo.com/148773555


Notlar: 
Oyun 1 saat 40 dakika / Tek perdedir.
Fotoğraf bana aittir.

Kaynak
Oyun metni (Havada Yüzmek)



Ege KÜÇÜKKİPER
             

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder