17 Mart 2016 Perşembe

Matematiksel Bir İş : 'Oyunun Oyunu' (İBBŞT)


Michael Frayn'ın 1982 yılında yazdığı Oyunun Oyunu, yazarın dünya çapında bir üne kavuşmasını sağlayan ve en çok sahnelenen eseri. Ülkemizde, genellikle Ray Cooney'in fars türündeki yapıtları oynanır. Halkımız Ray Cooney sayesinde bu türü sevmiş ve benimsemiştir. Fars bir matematik işidir ve çözümsüz soru üretmez. Tıkanan her yol mutlaka açılır ve bir mantık çerçevesine oturtulur. Çözüm elbette finaldedir ve finale kadar atılan düğümler, oyunun kargaşasını oluşturarak, komediyi ön plana çıkarır. Yukarıdaki unsurlar her iki yazarın da, eserlerinde mevcut. Fakat bana göre Michael Frayn'ın matematiği, Ray Conney'inkinden çok daha iyi. Michael Frayn'ın, yarattığı 'hareket' sadece kaçıp, kovalamaya dair olmamakla birlikte, temel bir sorunu sahneye taşıma özelliğini içeren bir yapıda. Bu temel sorun, oyuncu, asistan, işçi ve rejisörlerin, bir oyunu ortaya çıkarabilmek adına yaşadıkları sancılı sürecin (prova sürecini), seyirci ile paylaşılması. Michael Frayn, prova-oyun-turne üçlemesini kurgularken, metnine 'prova havası' vermeyen usta bir yazar. Ali Gökmen Altuğ'un rejisi için de aynı şeyi rahatlıkla söyleyebilirim.

Rejisörün, oyunun matematiğini son derece iyi çözdüğünü düşünüyorum. Oyunun içindeki oyunu yaratan aslında yönetmenin elindeki ekip. Oyunun kolektif oluşumu, metne oldukça destekçi. Ali Gökmen Altuğ, yazarın üç aşamada metne yedirdiği, bütünsellik, bireysellik ve zamanlamayı (timing) reji dokunuşları ile oyuna katmayı başarmış. Metnin hatalar üzerine kurulu yapısının aksine 'doğru'yu oyunun her anına sindirmiş. Böylece doğru ile yanlışın tezatlığından kaynaklanan, lezzetli ve tempolu bir komedi ortaya çıkmış. Karakterler arasındaki her türlü ilişki, en başından itibaren seyirciye takdim edilmiş. Ayrıca iki farklı perde kullanımı, oyun ile oyun içindeki oyunun farkını netleştirmiş. (Bu oyunda her ne kadar iki oyun iç içe geçmiş olsa da, ayrım olmadığı takdirde birlik de bir işe yaramaz) Döner sahne avantajı ise son kısmı, beklemeye yer vermeksizin kotarmış. Bu arada Yönetmen karakterinin seyirci bölümündeki konumu çok iyi ayarlanmış. Bu tür oyunlarda tek bir hata her şeyi mahvedebilir. Çok dikkatli seyrettim, dikkatle inşa edildiğini gördüm. Kutlarım!  

Bir öneri: Michael Frayn'ın üç katmanlı oyun yapısı, dördüncü bir katmanı bünyesinde barındırmaya çok müsait. Birinci katman, provası yapılan oyun, ikinci katman, provası bitmiş eserin, oranın seyircisi ile buluşturulduğu (bizim sahne arkasını gördüğümüz) oyun, üçüncü katman ise bu iki oyunun birleşiminden doğan ve seyircinin başından beri seyrettiği ana oyun. Benim önerdiğim dördüncü katman ise Çırılçıplak oyununu yöneten rejisörün yanı sıra, oyunun genelini (yani Oyunun Oyunu'nu) yöneten bir rejisörün de olması. Bu tabii ki fazladan bir oyuncu demek. Konum yeri ise salonun en arkası. Bu kadar ince bir matematiği çözen, böyle bir durumun da altından kalkacaktır.    

Oyunun konusunu derinlemesine açıklamak, çoğu sürprizin anlamını yitirmesine neden olacağı için, konuyu İBBŞT'nin web sitesinden olduğu gibi alıyorum: 'Çırılçıplak' adlı oyunu sahnelemek üzere provaya başlayan bir tiyatro grubunun, bu süreçte yaşadıkları zorlukları, terslikleri, sıkıntı ve sevinçleri anlatan oyun, türünün en iyi örneklerinden biri olarak seyirciyle buluşuyor. (Benden farklı bir şey söylemesini beklerdim)

Taciser Sevinç'in dekor tasarımı, metnin gerekliliklerine uygun bir şekilde modern ile klasiği harmanlamakta başarılı. Nesnelerin yerleşimleri, oyun alanını genişletmekte ve oyuncuya hareket alanı sunmakta ideal. Renk tercihleri de oyunun 'canlı'lığına hizmetçi. Nihal Kaplangı'nın kostüm tasarımları, dönemin atmosferini ve sahne önü ile sahne gerisi ayrımını yansıtmakta iyi. Poppy'nin modern giysisi, oyunun eskiden yazıldığını ama 'bugün' sahnelendiğini belirleyici. Kemal Yiğitcan'ın ışık tasarımı ise prova ile oyun farkını betimleyici. 

Ahmet Saraçoğlu (Yönetmen - Lloyd), Aslıhan Kandemir (Flavia - Belinda), Ayşen Sezerel (Bayan Clackett - Dotty), Berna Oğuzutku Demirer (Sahne Amiri Yardımcısı - Poppy), Caner Çandarlı (Roger - Garry), Destan Batmaz (Sahne Amiri - Tim), Ergün Üğlü (Philip - Frederick), Yeliz Gerçek (Vicky - Brooke) ve İlhan Kilimci'den (Hırsız - Selsdon) oluşan kadro, dinamik, uyumlu ve sıcak. Her bir oyuncu, üstlendiği rolün hakkını fazlasıyla veriyor. Seyirci, hepsini eşit olarak değerlendirme fırsatına sahip. Emeği geçen herkesi kutlar, alkışlarının bol olmasını dilerim...

Oyunun Oyunu, matematiksel bir iş. Zaten yazar da oyun içerisinde 'teknik' prova olduğunu belirtiyor. İBBŞT'nin tekniğini beğendim. Oyunu görmenizi isterim.


Notlar;
Oyun 2 perde / 2 saat 45 dakikadır.
Fotoğraf bana aittir.

Kaynak
Oyun metni (Oyunun Oyunu)




Ege KÜÇÜKKİPER     

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder