21 Mayıs 2015 Perşembe

Bir Kurtarıcı Gerek: 'Shakespeare Zorda' (Ankara DT)





'Shakespeare Zorda' Hille Darjes ve Chris Alexander'ın 2003 yılında ortaklaşa yazdıkları bir metin. Hille Darjes, 1984'te 'Bremer Shakespeare Company' adlı şirketi, bazı meslektaşları (Chris Alexander da bunlardan biri) ile birlikte kurmuş, 1992'de ise bu şirketten ayrılmış bir aktris. Yani metin, ortakların şirketten ayrılmaları üzerine ortaya çıkan bir ürün. Bir nevi 'Darjes-Alexander Company' yapımı. Şirket, Rosenkranz and Güldenstern (2004, Tom Stoppard) ve Shakespeare, Mörder, Pulp & Fiktion (2011, John von Düffel) gibi Shakespeare odaklı metinlerin haricinde, Beckett, Goethe, Schiller gibi önemli yazarların eserlerine de repertuarında yer veren bir bünyeye sahip.


Metinsel Koşutluklar

Shakespeare Zorda, Shakespeare dönemi (1564-1616) oyuncuları ile günümüz oyuncularını biraraya getiren, kurgusal açıdan alışılagelmişin dışında bir metin. Rejisör İlham Yazar, bu farklılığı, daha da farklı kılacak şekilde bir sahneleyiş tercih etmiş. Bu tercihi reji bölümünde detaylı inceleyeceğim için burada bu kadarını söylemekle yetiniyorum. 

Öncelikle, Darjes-Alexander ortak yapımı olan metin ile Shakespeare metinleri arasındaki benzerliklere bir göz gezdireceğim. Göz gezdirirken dolaştığım alanların sınırlarını biraz daraltmak için Shakespeare'in sadece 'komedi' türündeki eserleri ile yola çıkacağım. Bu kısıtlamamın nedeni, Shakespeare Zorda'nın komedi türünde bir eser oluşu. Shakespeare komedilerinin genelinde kılık değiştirmeler söz konusudur. Bu değişim kimi zaman 'kurtarıcı' (Venedik Taciri), kimi zaman 'karıştırıcı' (Yanlışlıklar Komedyası - On İkinci Gece), kimi zaman ise 'aldatıcı' (Bir Yaz Gecesi Rüyası - Fırtına) özellikleri ile karşımıza çıkar. Shakespeare Zorda'nın bu üç özelliği de içerisinde barındırıyor. Öyleki Kraliçe Elizabeth'in değişimi aldatıcı, Judith'in değişimi kurtarıcı, oyuncuların dün ile bugün arasındaki, kostümler aracılığı ile değişimleri ise karıştırıcı unsurlara örnek teşkil ediyor. 

Bir başka koşutluk, metnin de alt temalarından biri olan 'kadınsallık'. Shakespeare eserlerinin çoğu, erkek kahramanlar (Macbeth, Hamlet, Sezar, Othello, Lear, Richard, Henry, Coriolanus, Timon) üzerine kuruludur. Bu ataerkillik, Shakespeare'in de bir erkek oluşundan kaynaklı mıdır? Tartışılır. Benim üzerinde duracağım kısım, metindeki kadın karakterlerin sorunları ile ilgili. Kraliçe, Judith'in kadınların sahneye çıkamaması konusundaki haklı yakınmalarına şöyle karşılık veriyor: "Bazen Kraliçelerin bile değiştiremeyeceği şeyler vardır." Bu cümle gücün birtakım olanaksızlıklarını kanıtlıyor. Sosyolojik boyutta ele alınırsa, ataerkil yapının her dönemde kendini hissettiren hakimliği ortaya çıkıyor. Shakespeare Zorda da, erkek kahramanlar üzerine kurulu bir metin. Tıpkı Shakespeare'in kadın karakterleri gibi, buradaki kadınlar da, bir şeyleri değiştirmenin yolunu arıyor fakat hiçbir sonuç elde edemiyorlar. Metnin bana umut verişi, kadın karakterlerin, Ophelia, Desdemona, Cordelia gibi bir son ile yaşamlarını tamamlamamaları. Evet bu bir komedi ve Shakespeare komedilerinde kimse ölmez...  


Shakespeare Niçin Zorda?

Shakespeare'in zorda oluşunun birçok nedeni var. Bunlardan ilki, oyuncu arkadaşı Kempe'in, kendine rol yazdırma çabası. İkincisi, kardeşi Judith'in sahneye çıkan ilk kadın olma hayali için ağabeyi üzerinde türlü baskılar kurması. Üçüncüsü Lord Essex'in, Kraliçeyi devirmek için tehdit mekanizmasını kullanarak yardım istemesi. Ve son olarak, Elizabeth'in, özelde Shakespeare, genelde ise sanat (tiyatro) üzerindeki sıkı denetimi. 

Bu dört 'zorlama', sadece 1600'lü yılların değil, günümüzün de sanat/sanatçı ortamını açıkça ifade ediyor. İlk iki zorlama, daha çok sanatçının kendi tatmini için amaçladığı istekler. Üçüncü zorlama, Lord Essex'in, iktidarı ele geçirip, ülkeyi tekeline almak istemesinin bir yöntemi. Bu yöntemden iki sonuç çıkıyor. Birincisi, iktidarın ve iktidara yakın olanların sanatı oldukça güçlü görmeleri, ondan medet ummaları ve bu yolla sanatı kendi taraflarına çekmeye çalışmaları. Çünkü sanatın ipi her zaman gergin ama asla kopmayacak türden. Biraz da bunun bilincinde oldukları için ipe asılıyorlar. (Sanki)

İkincisi ise, bir metafor olarak çağımız tiyatrosunda kendine yer bulan 'klanlarla' benzerlik göstermesi. Klandan kastım, tiyatrocular ve tiyatro içindeki örgütlenmeler. Bizim tiyatrocularımız ne yazık ki, örgütlenmeyi, 'gruplaşma', 'ayrışma' olarak algılayıp, sanatın gücünü en aza indirgiyorlar. Sürekli değişen Genel Sanat Yönetmenleri bu durumun en başat temsilcileri. Son zorlama, sanata uygulanan sansürün geçerliliğini hala koruduğunun bir işareti. Bu işaret, üçüncü (Essex) ile dördüncü (Elizabeth) zorlamaların aynı zamanda birbirine koşut olduğunun da bir gerçeği. 

Kısacası Shakespeare Zorda, barındırdığı temalar ile evrenselliği yakalarken, 'bugün' için çok şey söylüyor.  


İlham Yazar'ın Kurtarıcı Rejisi

Oyunu izledikten sonra, Youtube'ta İlham Yazar'ın da aralarında konuk olarak bulunduğu bir kültür-sanat programı izledim. Diğer konuklar da oyunda rol alan Ebru Nil Aydın ve Başak Vural idi. İlham Yazar, uzun zamandır bir komedi oyunu sahnelemek isteyişinden, fakat bu komedinin 'sulu-zırtlak' olmaması, söyleyecek bir sözünün bulunması gerektiğinden bahsetti. Bu doğrultu da Shakespeare Zorda iyi bir seçim. İstanbul'da oturduğum için Ankara'ya sık sık gelme fırsatım olmuyor. Geçen gelişimde 'Jerry ve Tom'u yakalamıştım. Daha önceleri de Eskişehir Şehir Tiyatroları'nın oyunu olan 'Bir Anarşistin Kaza Sonucu Ölümü'nü izleme fırsatı bulmuştum. Bu iki oyun, bana İlham Yazar hakkında bir fikir vermişti. Shakespeare Zorda'yı bu fikir bazında izleyip, değerlendirdim. 

Shakespeare dönemi oyuncuları, o dönemde bir oyun sahneye koymak için provadadırlar. Bu küçük çerçeve oyunun birinci katmanını oluşturmakta ve geçmişi yansıtmaktadır. İkinci katmanda aynı işlevi görür, tek farkı, oyun hazırlığında olan kişiler Shakespeare döneminin değil, çağımızın oyuncularıdır. Yani Oyunun genel akışında ikili kurgu söz konusu. Biri bugün, diğeri ise dün. Rejisör, bu ikili kurguyla yetinmeyerek, bir üçüncü kurguyu oyuna başarıyla dahil etmiş. Böylece kendini (göstermemekle birlikte) oyunun içerisine sokmuş. Bu durum Shakespeare'in de sahne üzerinde olmasıyla bir bağdaşlık oluşturmuş. İlham Yazar, üçüncü katmanın gerekli olup olmadığı konusunda net bir fikir sahibi değil. Programdaki açıklamalarından bunu anlıyorum. Benim görüşüme göre rejisör, bir önceki oyununun üstüne yeni ve farklı bir şeyler katarak, yaratıcı kimliğini ortaya çıkarmak niyetinde. Asıl işlevi olan 'üretme'nin bilincinde... 

Rejisörün oyunlarında sıkça izlediği yol, seyirciyi oyuna çeşitli şekillerde dahil etmek. Jerry ve Tom bunun çok güzel bir örneği idi. Bu oyunda seyirci, 'konu mankeni' olmanın ötesinde, oyunun bir boşluğunu doldurarak, hem oyuncu sayısını azaltıyor hem de bir amaç güdüyor. Sadece dekor localarında oturan seyircilere değil, oyunu izlemek için gelen tüm seyircilere birer rol düşüyor. Kostüm değiştirmeden, geçmişle bugün arasında mekik dokuyor.  


Tasarımların Büyük Başları

Dekor ve kostüm tasarımında bizi aynı isim selamlıyor: Ali Cem Köroğlu. Köroğlu'nun dekor tasarımının tek dezavantajı fazla büyük oluşu. Turne işin işleri zor. Akün harici bir sahne için de pek elverişli değil. Lakin, dönem atmosferini oluşturmasıyla, döner stil tasarlanışıyla, hem sahne üzerinde oyuncuya imkan tanıyan, hem de oyunu sürekli ışık kararmalarından kurtaran bir yapı taşıyor. Açık renk seçimleri, derinliği arttırırken, ön ve arka planda farklı oyunların sunuluşuna izin veriyor. 

Dönemsel atmosfer yaratımı kostüm tasarımı için de geçerli. Sanatçıların renkli kişiliklerine yaraşır cinsten renk seçimleri pek güzel. Makyaj tasarımında Dr. Yeşim Arsoy Baltacıoğlu, olağanüstü. Işık tasarımında, doruk noktalardaki 'an'lık aydınlatması/karartmasıyla, prova ile prömiyer arasındaki denemeleriyle Kerem Çetinel işinin ehli. Besteci Ali Erel'in müzikleri, her iki zamandan da izler taşıyor. Kutlarım...

Oyunculuklar      

Ebru Nil Aydın'ı Kraliçe Elizabeth rolünde, Serdar Kayaokay'ı Shakespeare'in 'zorlanmalarında', Cüneyt Mete'yi, egoist sanatçı havalarında, Ünsal Coşar'ı, şarklı sahnede, Edip Tümerkan'ı kendi kimliğinde, Başak Vural'ı, bu ilk oyunu olmasına rağmen (Judith'te ilk kez sahneye çıkıyor) erkeksi hallerinde çok seveceksiniz. Çok uyumlu bir ekip çalışması gördüm. Her oyuncu üzerine düşen rolün hakkını sonuna kadar vermiş. Bilhassa ses kullanımları takdire şayan. Emeği geçen herkesi kutlar, alkışlarının bol olmasını dilerim...

Bu oyunda Shakespeare kurtulmuş gözüküyor. Gerçekte kurtaracak olan yine seyircidir. "Şimdi neden gülmüyorsun?" diye soranlara: "Ben sonra güleceğim."  Gidin ve gülün...


Notlar: 

Oyun 2 saat 20 dakika / 2 perdedir.
Programın linki: https://www.youtube.com/watch?v=MABLDQYEsCo

Kaynak:

Oyun Metni (Shakespeare Zorda)
Vikipedia







Ege KÜÇÜKKİPER



1 yorum:

  1. Merhaba,

    Bir yazar, yedisinde neyse yetmişinde de odur... Bir yazar, ayak oyunlarıyla koltuk ısıtmak yerine, insan sıcaklığına sahipse, o yazar hep yazar...

    Bulunmaz

    YanıtlaSil